Muharrem İnce

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İnegöl İlçe Başkanlığı tarafından dün Alyans Düğün salonunda CHP Grup Başkan Vekili Muharrem İnce'ni katılımı ile "Türkiye'de neler oluyor" konulu söyleşi yapıldı.

Dün saat 14.30'da düzenlenen söyleşiye CHP Grup Başkan Vekili Muharrem İnce, CHP Bursa Milletvekili Abdullah Özer, CHP İl Başkanı Gürhan Akdoğan, Kurşunlu Belediye Başkanı Erkan Dönmez, CHP İnegöl İlçe Başkanı Erol Kazanç ve yönetim kurulu üyeleri ile çok sayıda partililer katıldılar.

CHP İlçe Başkanı Erol Kazanç'ın teşekkür konuşması ile başlayan programda, İnegöl'ün kendileri için çok önemli olduğunu belirterek konuşmasına başlayan CHP Bursa İl Başkanı Gürhan Akdoğan, "Çünkü, İnegöl'den Bursa'ya, Bursa'dan Türkiye'ye CHP'yi iktidara götüreceğiz. CHP'nin yürekli insanları Türkiye'nin bu karanlık gidişine dur demek üzere çalışmalarını sürdürüyorlar. Türkiye'nin 2002'den beri karanlık bir süreçte olduğunu söylüyoruz. Bu süreçte Türkiye o kadar deforme olmuştur ki, Anayasanın o değişmez maddelerinde olan laik, demokratik, sosyal hukuk devleti bir bir yok edilmektedir. Önce laiklik deforme edilmiştir. Bu iktidar, Anayasa Mahkemesi tarafından laiklik karşıtı olarak tescil edilmiş bir iktidardır. Sosyal devlet yok edilmiştir. Hukuk devleti yok edilmiştir. Hukuk devleti yok olursa Cumhuriyet'te, demokrasi de yok olur. 2011 seçimleri çok önemlidir. Artık Türkiye'nin başka şansı yoktur. Tek şansı CHP iktidarıdır" dedi.

Siyasi partilerin bu ülkede 5 parmak gibi olduğunu belirten CHP Grup Başkan Vekili Muharrem İnce ise, "Bu salondakiler kim? Kimimizin başı açık, kimimizin kapalı. Kimimiz Sünni’yiz, kimimiz Alevi. Kimimiz köylüyüz, kimimiz kentli. Bazımız Ardahan'da doğru, bazımız Trabzon'da. Ama bizim bir ortak yanımız var. Ortak yanımız bu ülkenin başının dik olmasını istiyoruz. Bu ülkenin politikalarının onurlu olmasını, insanımızın zengin olmasını istiyoruz. Bizim rakiplerimiz var. Bu rakipler 60 yıldır var. Bu ülkede Adalet Partisi, MHP, ANAP, DYP, DP rakibimizdi. Bu rakiplerimizi yendiğimizde oldu, yenildiğimizde oldu. Yenildiğimiz zaman rakiplerimizin bize yapabileceklerini biliyorduk. Bizi en fazla müdür yapmazlardı, Sivas'a sürgüne gönderirlerdi. Ama bunların kötülüklerinin sınırı yoktur. Bunlar farklı. Biz siyasi partiler bu ülkede 5 parmak gibiydik. Kimimiz baş parmak, kimimiz işaret parmağıydı. Farklı farklıydık ama aynı koldan besleniyorduk. Biz bir ağaç gibiydik. Kesin aşı yapın, aşının üstünden çeşitli dallar çıkardı. Bugün iktidardakiler aşının altından çıkmaktalar. Bunlar kendilerini dindar olarak tanımlıyorlar. Bu tanım doğru değildir. Bu tanım 3 türlü yapılmalıdır. Bir, bu ülkede dindarlar vardır. İki, dindar geçinenler vardır. Üç, dinden geçinenler vardır. Bütün dindarlara sesleniyorum. Başımızın üstünde yeriniz var. CHP kapıları sizlere sonuna kadar açıktır. Dindar geçinenler ile dinden geçilenlerle bizim sorunumuz var. Bugün iktidara sahip olanlar bizim komşularımızdı. 2002'ye kadar beraber yaşadık. Bunlar ince bıyık bırakan, bol pantolon giyen, İmam Hatip Liselerinde okuyan, fakir fukara çocuklarıydı. Halim, selim çocuklardı. Bunlar ne zaman iktidar koltuğuna oturdular, ne zaman bunların aşına haram karıştı, bunlar değişti. İlk önce sakallarını kestiler, gömleğini değiştirdiler, pahalı ciplere bindiler ve orman içindeki kaçak villalarında haşemolarıyla yüzüyorlar. Bunların hangarlarında uçakları, gizli koylarda yatları ve saltanatları var. Bunlar artık düğün salonlarında kadın erkek ayrı düğün yapmıyorlar. Bunlar 5 yıldızlı, 7 yıldızlı otellerin balo salonlarındalar artık. Ben bunları söylerken sadece Başbakanı, Bakanları, partinin üst düzey yöneticilerini kastetmiyorum. Hemen yanı başınıza bakın. Bakın Meclis Üyelerine zenginleştiler mi, zenginleşmediler mi? Bisiklet alamazken, artık milyarlık ciplere biniyorlar. Onlar zenginleşirken sizlerde zenginleşseydiniz sorun yoktu. O zaman memleket zenginleşiyor derdik. Ama bu ülkenin borcu 220 milyar dolardan, 510 milyar dolara çıkmışsa, insanların çekleri geri dönüyorsa, senetleri protesto ediliyorsa, çiftçi traktörüne mazot alamıyorsa, esnaf Bağ-Kur primini ödeyemiyorsa bu zenginlik nereden geliyor? Türkiye'de bunların başına vaiz olursan başına gelmeyen kalmaz. Üniversite de isen başında YÖK var. Medyada isen RTÜK var. Her şey mubah bunlar için. Tutuklu teğmenin cep telefonuna bir suç örgütünün bilgilerini yüklediler, sonra sehven yaptık dediler. Bunlar tutuklu bir teğmenin telefonuna sahte bilgi yüklüyorlarsa, benim arabama esrar yüklerler mi bunlar? Yaparlar. Bunlar kötü insan. Bunların kötülüklerinin sınırı yok. Ama Köroğlu, 'Ferman padişahınsa dağlar bizimdir' demiştir. Senin kötülüğünün sınır yoksa, bizimde cesaretimizin sınır yok. Elinden geleni ardına koymayacaksın. Burada AK Partililere sesleniyorum. Burada AK Partinin oyları uçmuş gitmiş. Bu ülkede bizim telefonlarımızı dinliyorlar. Bunu tehdit olarak kullanıyorlar. Açıp piyasada gezdiriyorlar. Zannetmeyin ki sizi dinlemiyorlar. Sizi de dinliyorlar ey AK Partililer. Zamanı gelince siz bir konuşmaya başlayın onu da çıkaracaklar. Biz sizi de kurtaracağız. Türkiye'de 2 kişi aralarında konuşuyor. Arada benim adım geçiyor. Benim fotoğrafımla gazetelere çıkıyor. Benim ne günahım var? Bu nasıl ahlak, bu nasıl insaf, bu nasıl Müslümanlık? Ama gün gelir hesap sorulur” dedi.

BU ÜLKEDE DEVRİMİN VE DİRENİŞİN PARTİSİ CHP VAR

2002 yılından önce bu ülkenin fabrikaları, SEKA'sı, Etibank'ı, limanları, Telekom'u, Tekeli olduğunu ama bugün hepsinin gittiğini ileri süren İnce, “Diyorlar ki, CHP'nin bu ülkede tek bir çivisi yoktur. Be insafsız, be nankör, be tarih bilmez, bunları CHP kurmadı mı? Anadolu'nun ortasındaki bu köylü devletinden modern bir Cumhuriyeti kim çıkarttı? Bunlar yalancıdır. Her şey çiftçilerle başladı. Çiftçilere al ananı git dedi. Sesimizi çıkarmadık. Çünkü çiftçi değildik. Şehide kelle dedi, sesimizi çıkarmadı. Çünkü, şehit yakını değildik. CHP'ye cibilliyetsizler dedi. Sesimizi çıkarmadık. Çünkü CHP'li değildik. Bekir Coşkun'u bu ülkeden kovun dedi. Sesimizi çıkarmadık. Çünkü Bekir Coşkun'u okumuyorduk. Kars'taki heykele ucube dedi. Sesimizi çıkarmadık. Çünkü heykeltıraş değildik. Aydın'da 14 yaşındaki çocuğu Başbakanlık otobüsünün içine aldı, boğazını sıktı. Sesimizi çıkarmadık. Çünkü 14 yaşında değildik. Sıra bize geldi. Ama sesini çıkaracak kimse kalmadı. Bu ülkede sesini çıkaran bir kurum var. Direnen bir kale var. Devrimin ve direnişin partisi CHP var” diye konuştu.

KURULDUĞU GÜNDEN BERİ BİRİLERİNİN CUMHURİYETLE PROBLEMİ VAR

2007 yılında medyanın, CHP Genel Başkanının, 550 milletvekilinin, Yargıtay Başkanının, Danıştay Başkanının, Genel Kurmay Başkanının ve 73 milyon insanın kimin Cumhurbaşkanı olacağını bilmediğini vurgulayan İnce, “Bir tek kişi biliyor. Oda Recep Tayyip Erdoğan. ‘Adayımız Abdullah Gül kardeşimiz’ diyor, bir alkış ve seçiliyor. Cumhurbaşkanını o seçiyor. 330 milletvekilini, belediye başkanlarının çoğunu, 81 Valiyi, Kaymakamları o seçiyor. Yargıtay ve Danıştay üyelerini de şimdi o seçiyor. Böyle demokrasi olur mu? İstanbul'da 3. boğaz köprüsünün nerede olacağına o karar veriyor. 3 çocuk yapacağımıza o karar veriyor. Biz çocuğumuza zor bakıyoruz, zor evlendiriyoruz. Ama sen çocuklarına burs buluyorsun. Gemide buluyorsun. Bizim çocuklara da al bir gemi 3 değil 5 yapalım. Türkiye'de gerçekten artık işimiz zor. Bir arkadaşımızı çıkıp dedi ki, sokak sokak direneceğiz. Başbakan çıkıp ne dedi siz eşkıya mısınız? 100 yıl önce eşkıya dağdaydı. Ulaşılamazdı, yakalanamazdı ve dokunulmazdı. 2011 yılında mahkemeden kaçıp, dokunulmazlığın arkasına sığınmak eşkıyalıktır. Kim sığınıyorsa o eşkıyadır. 14 yaşındaki çocuğu otobüsün içine alıp boğazını sıkmak eşkıyalıktır. RTÜK yasasında Başbakan'a televizyon kapatma yetkisi vermek eşkıyalıktır. 1999 yılında deprem olduğunda deprem vergisi konuldu. Bunu Karslı da, Edirneli de ödedi. Bu vergileri hala almaya devam etmek eşkıyalıktır. 2010 yılında İstanbul Avrupa Kültür Başkenti seçildi. 2010 geçti. Siz şuan da İnegöllü, Lüleburgazlı, Tonyalı herkes benzinde 1,5 kuruş, mazotta 1 kuruş Avrupa Kültür Başkenti projesinde vergi ödüyorsunuz. Bu Deli Dumrul vergisidir. Geçersen de ödersin geçmezsen de ödersin. 2010 yılı geçmesine rağmen bu vergiyi almak eşkıyalıktır. Sen kimsin bize eşkıya diyorsun? Biz bu ülkenin temellerini atan partiyiz. Bu ülkenin sınırlarını çizen partiyiz. Dünyanın en eski 10 partisinden biriyiz. CHP'yi 7 kişi bir araya gelerek, dilekçe yazılıp, damga puluyla İçişleri Bakanlığına müracaat ederek kurulmuş bir parti değildir. CHP savaş meydanlarında kurulmuştur. CHP'ye senin laf söyleyebilmen için 10 fırın ekmek yemen lazım. 1923 yılında Cumhuriyet kuruldu. 1925'te Şeyh Sait isyanıyla problem başladı. Bu ülkede birilerinin kurulduğu günden beri Cumhuriyetle problemi vardır. Bu her zaman böyle devam etti. Padişah bir gün vezirini çağırmış. Vezirine sormuş, ‘eğitim mi önemli, cibilliyet mi önemli’ diye. Vezir eğitim önemli demiş. Bunun üzerine ülkedeki en iyi hayvan terbiyecilerini toplamasını istemiş. En iyi hayvan terbiyecilerini bulup padişahın huzuruna çıkartmışlar. Padişah onların içerisindeki en iyi hayvan terbiyecisine bir kediye tepside kahve ikram etmeyi ne kadar sürede öğretebileceğini sormuş. Hayvan terbiyecisi 6 ayda öğretebileceğini söylemiş. Aradan 6 ay geçmiş herkes bir meydanda toplanmış. Hayvan terbiyecisi kediyi bırakmış. Kedi elindeki tepsiyle padişaha kahve getirmek için 2 ayağının üzerine kalkmış. O esnada padişah cebinden çıkardığı fareyi yere bırakmış. Kedi elindeki tepsiyi fırlatıp, farenin peşine düşmüş. Padişah bunun üzerine ‘eğitim önemli ama cibilliyet daha önemli’ demiş. Bunları al okut, öğretmen, doktor, mühendis, bakan, başbakan yap kafalarının içinde hep Atatürk ve Cumhuriyetle bir problemi vardır. Hani, her seferinde İsmet İnönü'ye laf söylüyor ya, zannetmeyin ki İsmet İnönü'ye laf söylüyor. Asıl derdi Atatürk. Ama Atatürk'e doğrudan çakamıyor, dolaylı yoldan İsmet Paşa üzerinden yapıyor. 1925'teki bu zihniyet, 2011 yılında da aynı. Kedi nasıl fareyi görünce cibilliyetini hatırlıyorsa, bunlarda Cumhuriyeti görünce kafalarının derinliklerindekini hatırlıyorlar. Birde bunlar biz mağduruz diyor. Abdullah Gül 1991'den beri Milletvekili. Recep Tayyip Erdoğan 1994'te Belediye Başkanı, 8 yıldır da Başbakan. Cemil Çiçek 1983'ten beri kim gelirse gelsin o bakan. Tüm zamanların bakanı. Abdulkadir Aksu, kim gelirse gelsin bakan. Melih Gökçek 20 yıldır belediye başkanı. Bunların neresi mağdur. Bunlar mağdur değil, suçlu. Bu memleketin bu hale gelmesinin baş sebebidirler. Recep Tayyip Erdoğan İsrail'den Yahudi cesaret ödülü aldı, bir yakasına taktı. Kral Faysal'dan İslam'a hizmet ödülü aldı, bir yakasına taktı. Kaddafi'den de İnsan Hakları ödülü aldı. Onu da boynuna taktı. Peki bunları CHP'nin Genel Başkanı almış olsaydı, o dinci basın ne yapardı. Her Cuma namazı çıkışı bunun hesabını sormazlar mıydı? Niye susuyorlar? Amerika, Irak'ı bombalarken, Başbakan onlara destek olmak istemedi mi? Tezkere geçsin demedi mi? Amerika askerleri için dua ediyorum dedi mi? Tezkere geçmezse maaşları ödeyemeyiz dedi mi? dedi. Eğer biz bunları söyleseydik bu millet bizi elinde sopayla kovalardı” dedi.

MÜSLÜMANLAR KURBAN BAYRAMINDA ANGUS KESMEK ZORUNDA KALDILAR

AK Parti ile CHP’nin yoksulluğa bakışını da değerlendiren Muharrem İnce, “Biz yoksulluğu yok etmek istiyoruz, onlar yoksulluğu yönetmek istiyor. Biz insanımızı özgürleştirmek istiyoruz. Meclisten torba yasa geçti. O yasa içinde çek mağdurları, esnafın halk bankasına, çiftçinin ziraat bankasına olan borcu yoktu. Fakiri, fukaraya dağıtılan kömürü kamu ihale mevzuatının dışına çıkardı. 2003 yılından 2006 yılına kadar İngiliz içki şirketleri 60 dolarlık viskiyi 20 dolara Türkiye'ye geçirmişler. Bunlara 300 trilyonluk vergi borcu çıkmış. Faiziyle birlikte 1 katrilyona yakın. Eski İngiltere Başbakanı Tony Blair Başbakan'a sevgili Tayyip diye mektup yazdı. Halledemedi. Şimdi ki Başbakanda bir mektup yolladı. Başbakan demiş ki merak etme bir kanun çıkaracağız. Sizin borcunuzu affedeceğiz. Ey aziz milletim amaç senin 3-5 kuruşluk borcunu çözmek değildir. Amaç İngiliz viski şirketlerinin borcunu çözmektir. İngiliz işgal kuvvetlerine karşı direnmiş olan bu TBMM bugün İngiliz firmalarının isteği üzerine kanun çıkarıyor. AK Parti iktidarında bu ülkede Müslümanlar kurban bayramında Angus kesmek zorunda kaldılar. Aile sigortası için kaynağı nereden bulacağımızı soruyor. 8 senedir çaldıklarınızı gırtlağınıza basacağız, geri alacağız. Birinci kaynak bu. Bu iktidar kumarcı bir iktidar. Bunların döneminde şans oyunları daha da arttı. Kaza kazanı, şans topunu kim buldu. Hafta 2 gün olan at yarışlarını hafta da 7 güne bunlar çıkardı. Kumar bunların döneminde 3 kat arttı. Bunlar parayı görünce dayanamaz. ‘Haram helal ver Allah'ım. Garip kulların yer Allah'ım.’ Bunlar Amerika’dan korktukları kadar Allah'tan korksalardı, parayı sevdikleri kadar milleti sevselerdi, bu memleket bu halde olmazdı. Ermeni açılımı yapacağız dedi, Türkiye'de yaşayan Ermeni vatandaşlara ‘kovarım sizi’ dedi. Alevi açılımında Kırıkkale'de bir ilçe de oylar CHP'ye gidiyor diye postane ile liseyi kapattı. Alevi açılımı da böyle oldu. Kürt açılımı dedi, Milli Birliğe çevirdi, demokratik açılım dedi. Onu da gördük. Habur'da devletin valisine, müsteşarına terörist karşılattırdı. Bunun açılımı böyle olur. ‘Roman açılımı yapıyorum’ dedi. İstanbul'daki Roman vatandaşlarımızın arsalarını AK Partililere sattı. Avrupa Birliği açılımı dediler. Bir açtılar ama kapatamadılar. 35 başlık vardı, 13 tanesini açtık. Bir tanesini kapatabildik" diye konuştu.