BİLDİRİLER
EMPERYALİZM FAŞİZM KEMALİZM

EMPERYALİZM, FAŞİZM, KEMALİZM

 

                         Dr. Mustafa Hüsnü Bozkurt

25-26. Dönem Konya Milletvekili

EMPERYALİZM, 18. yy da Sanayi Devrimiyle başlayan, başta İngiltere olmak üzere KAPİTALİST ülkelerin; ticaret yollarını kontrolleri altına almak, yeni hammadde kaynaklarına ulaşmak ve yeni pazarlar edinmek amaçlarıyla mazlum ülke ve ulusları, siyasal, ekonomik ve kültürel açıdan sömürmelerine verilen isimdir.

FAŞİZM ise; Emperyalizmin ( Kapitalizmin ) yerli işbirlikçileri de kullanarak uyguladığı kıyıcı diktatörlüğüdür.

Ülkemizde faşizmin yolunu açan 1950’ de başlayan Karşı Devrim süreci, taşlarını döşeyen 12 Mart Muhtırası, iktidar olma koşullarını oluşturan da 12 Eylül 1980 darbesidir.

12 Eylül sonrasında Dinci Hareketler ve faşist eklentileri darbeci cunta yönetimi ile arkasındaki emperyal gücün teşvik ve korumasında hızla örgütlendi, güçlendi.

1980′ lere kadar ancak  % 3 - 7 oranında oy alabilen Dinci Hareket; 1990′ larda önce % 10′ lara, 1994′ de % 20' lere ulaştı. 2001' de gömlek değiştirerek (!) yeni adıyla ( AKP ) - ABD’nin zorladığı - 2002 erken seçiminde % 34 oyla tek başına iktidar oldu. 2007' de % 46.5, 2011 genel seçimlerinde ise % 49 oyla iktidarını sürdürdü.

( Tabii seçimler dürüst ise!!!

Bu bağlamda; 2002 de iktidara gelir gelmez dünyada bizden başka kullananı olmayan SEÇSİS'in devreye sokulduğu, 2004' den itibaren seçmen kütüklerinin YSK' dan İçişleri bakanlığına devredildiği, tırnak boyası kullanımının kaldırıldığı, 12 Eylül 2010 referandumu ile YSK dahil yargının tümüyle ele geçirildiği unutulmamalı.)

GENETİK KODLAR DEĞİŞTİRİLDİ

İktidarı ele geçiren ve özünde bir tarikatlar koalisyonu olan Dinci Hareket; 2014' de liderini Cumhurbaşkanı seçtikten sonra Rejim Değişikliği ( Başkanlık Sistemi ) talebini ana gündem maddesi olarak belirledi.

Rastlantıdır ki; 2006' da Paul Henze de ABD Dışişleri bakanlığına gönderdiği raporunda " Türkiye' nin ABD çıkarlarına uygun davranmasını istiyorsak Başkanlık Sistemine geçmesini sağlamalıyız " diyordu.

 

Keza; Başkanlık Sistemi’ ni savunurken oldukça ilginç bir örnek seçen Sayın Erdoğan ise, 2 Ocak 2016’ da kelimesi kelimesine; “ Üniter devlette başkanlık sistemi yoktur diye bir şey yok. Şu an zaten dünyada bunun örneği var, geçmişten bu yana da var. Yani HİTLER ALMANYASI’ na baktığınızda orada da bunu görürsünüz...” demekte beis görmüyordu. Yani Sayın Erdoğan’ ın ülkemize önerdiği yeni rejim modeli “ HİTLER ALMANYASI “ idi.

7 Haziran 2015’ de tek başına iktidarı kaybetmesine karşın, MHP’ nin desteği ve bilinen manevralarla hükümet kurulmasını engelleyen AKP liderliği, 1 Kasım' da seçimleri yeniletti, yükseltilen terör ve korku ortamında % 49,5 oyla (!) tekrar iktidar oldu.

Bu süreçte Dinci Hareket, Irkçı Hareketle öteden beri süren işbirliğini daha da geliştirdi, iki hareket adeta bütünleşti.

Normal koşullarda gerçekleştirilmesi olanaksız rejim değişikliği ise ; " ALLAH’ IN LÜTFU " sayılan 15 Temmuz kalkışmasının ardından, OHAL koşullarında yapılan 16 Nisan 2017 Referandumunda - bu defa da son anda 2 milyonu aşkın mühürsüz oy geçerli sayılarak - kotarıldı, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi adı verilen TEK ADAM DÜZENİ’ ne geçildi.

Özet olarak; 12 Eylül faşist darbesi ve DARBE HUKUKU sultasında, 97 yıllık rejimimizin, siyaset kurumumuzun ve devlet aygıtımızın genetik kodları değiştirildi.

Ülkenin ne hale geldiği ortada...

TBMM işlevsizleşti, siyaset mezhep - etnisite çıkmazında tıkandı, siyasi partiler etkisizleşti, millet hiç olmadığı kadar bölündü.

Laiklik ve kuvvetler ayrılığı yok edildi, devlet hukuk devleti olma niteliğini yitirdi, bürokraside liyakat nepotizm çukurunda helâk oldu, (Y)olsuzluklar ayyuka çıktı, (Y)oksulluk kemiğe dayandı, (Y)asaklar tavan yaptı.

EMPERYALİZMDEN BAĞIMSIZ FAŞİZM OLMAZ

Faşizm; demokrasiyi de, hukuku da, seçimleri de sadece bir iktidar aracı olarak görür.

Faşizm; haksız, hukuksuz, ahlâksız bir sermaye diktatörlüğü, emperyalizmin olmazsa olmazı acımasız bir baskı rejimidir.

Faşizme karşı mücadele; öncelikle emperyalizme ve küresel kapitalizme karşı ödünsüz ve kararlı bir duruşla mümkündür.

Emperyalizmden, kapitalizmden, serbest piyasa ekonomisi adı verilmiş neoliberal sömürü düzeninden söz etmeden, karşı çıkmadan, faşizmle mücadeleden söz etmek sadece laf ebeliğidir.

 

Öte yandan; bir ülkede faşizmin yönetimi ele geçirmesini, sıradan bir siyasal iktidar değişimi olarak görmek vahim bir yanılgıdır.

Bu yanılgı muhalefeti; küresel emperyalizmle bağlantısı olmayan, antikapitalist duruştan yoksun, emek - sermaye çelişkisinden ve sınıfsal gerçeklerden kopuk, sadece mevcut iktidar liderliği karşıtlığına sıkışmış, sonuç alması olanaksız bir sözde demokrasi mücadelesine sürükler.

Türkiye halâ Dinci - Irkçı totalitarizmin cenderesinde eziliyorsa başat nedeni; iktidara karşı olduğunu söyleyip, emperyalizme karşı olduğunu söyleyememe, gerçek hedefi kapitalist sömürü düzeni olarak belirleyememe aymazlığıdır.

Tıpkı Atatürkçü olduğunu söyleyip, Kemalizm' i reddetme dalâleti gibi...

Oysa ülkemizde emperyalizmi ( faşizmi ) yenebilmenin tek yolunun KEMALİZM ( ATATÜRKÇÜLÜK ) olduğu, tarihin herkese çoktan öğretmiş olması gereken bir gerçekliktir.

Alçakça katledilen Ahmet Taner Kışlalı’nın dediği gibi “ KEMALİZM GEÇMİŞİN BEKÇİLİĞİ DEĞİL, GELECEĞİN ÖNCÜLÜĞÜDÜR !“

KEMALİZM; ülkemiz için olduğu kadar, bölgemiz ve tüm mazlum dünya için de günümüz sorunlarının tek gerçekçi çözüm yoludur.

ATATÜRK; “ Biz, Batı emperyalistlerine karşı yalnız kurtuluş ve bağımsızlığımızı korumakla yetinmiyoruz. Aynı zamanda Batılı emperyalistlerin güçleri ve bilinen her aracı ile Türk Ulusu’ nu emperyalizme araç yapmak istemelerine engel oluyoruz." diyordu.

Yazık ki; Atatürk' ün bu bakışı ile şekillenen Kemalist Cumhuriyet terk edildiğinden, emperyalist güçler ve işbirlikçileri hayli yol almışlardır.

NE YAPMALI ?

Goebbels: “Eğer hasmımız, ne kadar zayıf olduğumuzu bilebilseydi, bizi her halde un ufak ederdi." diyor.

Dünyanın her yerinde despotik iktidarlar; ancak güçlü Demokratik Halk Hareketleri ile iş başından uzaklaştırılabilir.

Faşist iktidarlar; hiç bir zaman sanıldıkları kadar güçlü, söyledikleri kadar cesur, göründükleri kadar muktedir olmamışlardır.

Milletler bu despotlara her zaman direnmişler ve sonunda mutlaka yenmişlerdir.

 

Demokratik haklarını kullanarak birleşecek ve Kemalizm' i yol haritası olarak belirleyecek, Antiemperyalist - Tam Bağımsızçı bir LAİK CUMHURİYET VE DEMOKRASİ HAREKETİ, milletin azim ve kararını harekete geçirerek iktidar olacaktır.

Türk Ulusu; doğru ÖNDER yönetiminde birleşerek başardığı Ulusal Kurtuluş Savaşı ile emperyalizmin Sevr diye boynuna doladığı esaret zincirlerini kırıp nasıl bağımsızlığını kazanmış, 15 yılda kadınıyla erkeğiyle omuz komuza laik bilgi toplumu olmayı başarmış, yoktan uçak üreten bir SANAYİ ÜLKESİ yaratmışsa, yine aynı Antiemperyalist - Tam Bağımsızlık bilinci ve Kemalist ( Atatürkçü ) ideoloji ile bugünün BOP dahil bütün emperyal tuzaklarını bozacak, yeniden üreten, hakça bölüşen laik bilgi toplumu olacak, tam demokrasi ve hukuk devleti güvencesinde özgür ve bağımsız yaşayacaktır.

YAŞASIN TAM BAĞIMSIZ VE GERÇEKTEN DEMOKRATİK TÜRKİYE !

YAŞASIN LAİK CUMHURİYET !