BLOG

Gürhan AKDOĞAN

gurhanakdogan@gmail.com

2040 yılı 1/100.000 ölçekli Bursa Çevre Düzeni Planı

eçen hafta içinde TMMOB İKK, eski şube başkanlarına BAOB'da TMMOB İKK sekreteri Sn. Feridun Tetik ve Şehir Plancıları Odası eski Şube Başkanı Füsun Uyanık tarafından 2040 Yılı 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planı hakkında bilgilendirme yapıldı. Bu plan önümüzdeki günlerde Bursa'nın en önemli gündem maddelerinden biri olacak. İki dostumuz da çok çarpıcı açıklamalarda bulundular. Sn. Feridun Tetik ''Ülkelerin devlet planlama teşkilatı, şehirlerin de çevre düzeni planı olmalıdır" derken 2020 planında Bursa'nın nüfusu iki milyon civarında öngörülüyordu. Bugün 3 milyon 200 bine ulaştık. OSB'lerin 18'den 23'e çıkması halinde 2040 yılında nüfusumuzun 5 milyon olacağını, 5 milyona ulaştığımızda ise bu kentin ulaşımının ne olacağını sorguladı. ''Bursa havası Türkiye'nin en kirli 5 ilinden biri haline geldi. Bursa'nın kişi başına düşen ortalama yeşil alan miktarı dört metrekare. Avrupa bunu 15 metrekare ile sınırlamış'' diye ifade ederken Sn. Füsun Uyanık da Plan hiyerarşisinin göz ardı edildiğini katılımcılıktan ve şeffaflıktan uzak bir şekilde çalışma yürütüldüğünü, halbuki geçmişte bu çalışmalar yapılırken katılımcılığın şeffaflığın ön planda olduğunu, plan notları ile planın bütünlük arz ettiğini, burada envanter çalışması ve analizlerin olmadığını, kurum görüşlerinin 2030'dan alındığını ve bu stratejinin çok yanlış belirlenmesine yönelik bir yaklaşım olduğunu ifade ederken son olarak da 2030 planında alınan görüşlerin kullanılması doğru değil" şeklinde bilgilendirmede bulundu. Kısacası kentin anayasası meslek odaları ve kentin tüm bileşenlerinin katlımı ile oluşturulmalıdır. Bu konu daha çok tartışılacak görülüyor.

TÜİK KAPILARINI KAPATTI

Geçen hafta içinde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, kendisine randevu vermeyen TÜİK'e gitti. TÜİK, yetkilileri ise kapılarını kapayarak, TÜİK görevlileri tarafından randevunuz olmadığı için giriş yapamazsınız' yanıtı verilerek genel başkanı kurum içine almadılar. Bu durumu gerçekten birkaç gündür düşünüyorum bir yere oturtamıyorum. Hani derler ya sözün bittiği yer. İnanılır gibi değil. Bakın hadi işi vardı, müsait değildiler, korktular, randevu vermediler bu bile bir derece kabul edilebilir. Eleştiriler var yıllardır rakamlarla oynanıyor, istatistiklere kimse güvenmiyor, kurum siyasileşti vs. siyasileşmeyen kurum mu var zaten eskiden de böyleydi dersiniz geçersiniz, ama demokratik olduğu söylenen bir ülkede kurumu kapatmak, insanları içeri almamak da neyin nesi. İnsan hafızasını zorluyor ama gerçekten kabul edemiyor. Nerelere geldik? Herhalde Cumhuriyet tarihinde bu da bir ilk oldu. Hadi diyelim ki bu bina özel mülkiyet o zaman özel mülkiyete alınmamanın yasal olarak da anlaşılır bir tarafı var ama o bina bu milletin vergileri ile oluşturulmuş içinde çalışanların ücretleri bu milletten alınan vergilerle ödeniyor bir kamu binası, siz halkın temsilcilerini o binaya sokmuyorsunuz. Her şey bir tarafa ciddi bir nezaketsizlik örneği. Gerçekten izahı ve savunulur bir tarafı yok. Esasen bu durumu savunanlara da daha çok hayret ediyorum.

BİLGİ EDİNME HAKKI ANAYASAL BİR HAKTIR

Bilgi edinme hakkı bir anayasal haktır. Anayasanın 74. maddesi- 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu - Bilgi Edinme Hakkı Kanununun Uygulanmasına İlişkin Esas ve Usuller Hakkında Yönetmelik - Bilgi Edinme Değerlendirme Kurulunun Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik - Bilgi ve Belgeye Erişim Genel Tebliği gibi yasa ve yönetmeliklerle de desteklenmektedir. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık Bilgi Edinme Değerlendirme Kurulu tarafından yayınlanan bir kitapta şu bilgiye eriştim. Bilgi edinme hakkı, bireylerin devlet kurum ve kuruluşlarının görevlerinden dolayı sahip oldukları bilgilere ulaşabilme hakkıdır. Vatandaşlar kendileriyle doğrudan ilgili olsun veya olmasın, merak ettikleri herhangi bir bilgiyi elde edebilirler. Bu sayede kamu kurum ve kuruluşları şeffaflaşır ve bilgi demokratikleşir. Demektedir. Bilgi edinme hakkı, üçüncü kuşak temel hak ve özgürlüklerin en önemlilerinden birisidir. Bu hak, düşünce ve ifade özgürlükleri başta olmak üzere bir dizi önemli birinci kuşak temel hak ve özgürlükle bağlantılı olduğu gibi, iyi yönetim hakkı ile de yakından ilgilidir. Bırakın sade bir vatandaşı bugün ana muhalefet partisi genel başkanı bu hakkı kullanamamış bu hak elinden alınmıştır. Gerçekten demokrasi adına vahim bir durumdur.