BLOG

Gürhan AKDOĞAN

gurhanakdogan@gmail.com

Artık söylenecek sözümüz tükendi…

’Geçmiş olsun Türkiyem’’ ‘’Yaraları saracağız’’ ‘’Şimdi birlik zamanı’’ ‘’Sımsıkı sarılacağız’’ ‘’Unutmadık unutturmayacağız’’ ‘’Asrın en büyük felaketi’’ ‘’Kader planı’’ ‘Ders çıkarmadık artık bu felaket milad olmalı’’ ‘’Bu işin fıtratında var’’ vs. Sizler için bu sözler hiç yabancı değil sanırım. Peki bir şey ifade ediyor mu ? Hele şehrin bazı bilboardlarına  Geçmiş olsun Türkiyem yazmak ta neyin nesi diye düşünüyor insan. Sürece hiç faydası olmayan, sadece kanıksadığımız her olay sonrası söylenen klasikler arasında. Sizler bunları yazmak yerine olası depremle ilgili ne önlemler aldınız, kaçak yapıları engellediniz mi, usulsüz imar  planlarını ret ettiniz mi onu söyleyin. O sözlerin kayıpları geri getiren veya kayıpların önlenmesine ilişkin bir faydası var mı yok. Sıradan ve  sadece vicdanları rahatlattığımızı düşünüyoruz. Ben yazmaya başlarken çok düşündüm ne yazayım diye öyle ki sözün bittiği yer. Uzmanlık alanından bakarak doğa olayları öncesi ve sonrası kırk yıldır hep söylüyoruz bilim adamları söylüyor, anlatıyor yazıyor, çiziyor.  Televizyon ve medyada 7/24 uzmanlar, uzman olmayanlar, siyasetçiler, program sunucuları bir dünya insan söylenebilecek her şeyi, canımız derinden yakan her türlü görüntüyü verdiler yani yeni bir şey yok. Ama acı bir gerçek var ki onbinlerce can tekrar yaşamdan koptular, evlerini terk ettiler, yakınlarını kaybetmenin enkazın altında kalmanın travmasını yıllar boyu yaşayacaklar. Aslında enkaz altında büyük bir toplum olarak kaldık Sadece rant ve zenginleşme uğruna usulsüz işler yapan üç beş mütehahit mi yok öyle değil..mühendisler, yapı denetimciler, o binalarda oturma uğruna sistemin parçası olup tekniğe bilime aykırı işlemlerin yapılmasını isteyen vatandaşlar, belediye başkanları, belediye meclis üyeleri, imar affına imza veren milletvekilleri, bilime  fenne tekniğe aykırı işlere popülizm uğruna göz yuman siyaset mekanizması, bilime aykırı imar değişikliklerine yön verenler, yasaları uygulamayanlar, yargı kararlarını hiçe sayan bürokratlar, say say bitmez. Tabiki  en başta  Devlet mekanizmalarında liyakatı dikkate almayan, bilime tekniğe uygun yasalar çıkarmayan olanları ise uygulamayan, göz yumulmasına neden olan, denetlemeyen, her şeyi rant üzerine kuran, önleyici tedbirleri almayan, her hangi bir olay sonrası yeterli ve gerçekçi planlamaları yeterince olmayan ve koordinasyonu  sağlayamayan yirmi yılı aşkın süredir iktidar olup bu önlemleri almayan siyasi iktidar diğerleri gibi sorumludur. Örneğin 2000 yılından bu yana Deprem vergisi adı altında özel iletişim vergisi olarak yaklaşık 80 Milyar TL. toplandı. Bir çok alanda olduğu gibi bu noktada da şeffaflık ilkesi çalışmıyor. Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek'in, geçmişte Van depreminin ardından toplanan vergilerin sağlık, eğitim, duble yollar için harcandığını söylemesi hala hafızalarımızdan silinmedi. Halbuki bu kaynaklar depremsellik açısından yeterli olmayan yapı stoğunun rehabilitasyonu ile  gerçek anlamda rant amacı güdülmeden ve o bölgenin  kültür ve yaşam şeklini, kentsel estetiğini bozmadan yapılacak olan kentsel dönüşümlerde kullanılarak depreme dayanıklı yapılar oluşturmasında kullanılabilirdi

TMMOB TEKRAR UYARIYOR BU KEZ

KAÇAK YAPI İLE İLGİLİ GÖREVE ÇAĞIRIYOR

08..20.2023 Tarihinde TMMOB Bursa İKK yine yol gösterici yaklaşımıyla depremin hemen sonrası KAHRAMANMARAŞ DEPREMİ VE KAÇAK YAPIYA KARŞI GÖREVE ÇAĞRI  başlıklı bir bildiri yayınladı. Bildirinin bir kısmını köşemin el verdiği imkanda sizlerle paylaşıyorum

…Bu deprem bakış açısının değişmesinin gerekliliğini göstermiş ve yalnızca depremden sonra yapılacak müdahalelerin değil, deprem öncesi alınması gereken tedbirlerin önemini ortaya koymuştur. Bu bağlamda plansız-çarpık kentleşmenin, mimarlık ve mühendislik hizmeti almayan, üretimleri denetlenmeyen ‘kaçak’ yapıların ne kadar büyük tehdit oluşturduğu anlaşılmıştır.

Depreme karşı güvenli bina için olmazsa olmaz unsurlar; doğru zemin analizi, zemin yapısına uygun projelendirme, projelere bağlı olarak gerekli ve kesintisiz denetimi görmüş yapı üretimidir….

Ülkemizde çıkarılan tüm imar afları; seçim dönemlerinin ekonomik gelir ve oy elde etmek amacı ile gündeme getirilmiştir. 2018’ de uygulamaya girmiş ‘İmar Barışı’ adı altındaki son yasasıyla bugüne kadar; 3 milyon 119 bin 947 kaçak ve imara aykırı yapı için 26 milyar 151 milyon 389 bin 263 TL yapı kayıt belge bedeli alınarak yurttaşlara riskli yapıları kullanma izni verilmiştir. Yapı güvenliği olmayan, planlama, mimarlık ve mühendislik süreçlerinden geçmemiş̧, teknik olarak sağlık ve güvenlik koşulları belirsiz toplam 7 milyon 393 bin 413 bağımsız bölüme bu yasaya bağlı olarak belge düzenlenmiştir.

Yıllara dayanan çalışmalarımız birleştirilerek strateji ve eylem planları üretilmiştir. Dolayısıyla deprem riski altındaki ülkemizde ve dolayısıyla ilimizde yapılması gerekenler kadar yapılmaması gerekenler de çok nettir.

Bu bağlamda Bursa Valiliği başta olmak üzere tüm Kaymakamlıklara, Bursa Büyükşehir Belediyesi’ ne, İlçe Belediyelerine, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü’ ne, Organize Sanayi Bölgeleri Müdürlükleri’ ne toplumun sağlığını ve can güvenliğini tehlikeye atan kentsel gelişmelere yol açacak, doğa olaylarının afete dönüşümüne ve pek çok insanın hayatını kaybetmesine neden olacak kaçak ve uygunsuz yapı üretiminin önlenmesi için gereken tedbirlerin alınması, izinsiz ve mevzuatlar dışındaki inşai faaliyetlerde bulunanlarla ilgili gerekli ve caydırıcı cezai işlemlerin yapılması ve bu doğrultuda ivedilikle harekete geçilmesi için çağrıda bulunuyoruz.

TMMOB Bursa İl Koordinasyon Kurulu olarak ilimizde kaçak yapı üretimi başta olmak üzere teknikten uzak güvensiz yapı üretimine neden olan ve aynı zamanda haksız rant sağlayan tüm imar hareketlerinin takipçisi olacağımızı kamuoyuna duyuruyoruz.