BLOG

Gürhan AKDOĞAN

gurhanakdogan@gmail.com

Bursa'da lodoslu bir sonbahar günü

Güzel bir sonbahar günü bugün biraz sizlerle anılarımızı tazeleyelim ve bizi bekleyen sorunlara değinelim istedim. Bir dostumun deyimi ile sonbahar sanattır diğerleri mevsim. Sonbahar... bir hüzün ve hazan mevsimindeyiz. Mevsimler yıllar ve günler gelip geçiyor, tıpkı sararan yapraklar gibi rüzgarlarla savruluyor, ömrümüz... Geride kırgınlıklar, anlamsız kavgalar, üzüntüler, vefasızlıklar ama bir o kadar da muhteşem vazgeçilmez dostluklar biriktirdiğimizi görüyoruz. Hepsi yaşamın bir parçası ama ne kadar güzel dostluklar biriktirmiş isek ne kadar güzel anılar ve anlatacak onurlu hikayelerimiz varsa o kadar iz bırakmış oluyoruz. Dün çocukluğumuzun ve o özlediğimiz sıcak lodoslu bir günde Bursa sokaklarını dolaştım. Bursa doğduğum, çocukluğum, büyüdüğüm, gençliğim, anılar biriktirdiğim, engin dostluklar edindiğim, onurlu mücadelelerin içinde bulunduğum güzel şehrim, lodosuyla meşhur yeşili ile anılan şeftali bahçeleri, çınarları, meşhur hamamları, kar yağınca da mahalleli ile kayılan kızakları, sokak aralarında gezen bozacıların seslerinin lodosun sesi ile karıştığı bir atmosfer ile Muradiye İnanç fırınından sandviç ekmeği, sıcak simit ve tahanlı pide aldığımız, sokak aralarında plastik top koşturduğumuz ,küçük bakkalıyla, sütsal dondurmacısıyla, çember çevirip ağaçlarına çıktığımız dut silkelediğimiz erik yediğimiz bahçelerimizle.... O lodoslu güzel günleri arıyoruz. O güzelim kentten eser kalmadı, ranta, hırsa, plansızlığa, bilgisizliğe ve kötü yönetimlere esir oldu. Bugün doğduğum çocukluğumun geçtiği Muradiye'de lodoslu bir sonbahar günü anılar tazeledik Atilla İlhan ustadan bir şiirle bu bölümü tamamlayalım

Nasıl iş bu
Her yanına çiçek yağmış
erik ağacının
ışık içinde yüzüyor
Neresinden baksan
gözlerin kamaşır
oysa ben akşam olmuşum
yapraklarım dökülüyor
usul usul
adım sonbahar

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ÇAĞIMIZIN VE GELECEĞİMİZİN EN BÜYÜK SORUNUDUR

Bir üst satırlarda aslında geçmişe öykünmeden çok çocuklarımızın neler kaybettiğini ve bu güzelliklerden sadelikten uzaklaşarak bizi nasıl olumsuz bir geleceğin beklediğine de işaret etmek isterim. 1960'ların sonlarından itibaren çevre sorunları olarak gündeme giren, ardından giderek küresel ısınma kavramı çerçevesinde iklim değişikliği olarak adlandırılan sürecin, duyarlı STK'lar dışında ve özellikle de siyasetçilerce uzunca bir süredir ciddiye alındığı pek söylenemez.2020 yılı Dünya Afet Raporu'na göre son 10 yılda dünya genelinde 1,7 milyar insan iklim ve hava bağlantılı afetlerden etkilendi.410 binden fazla kişi öldü. Her konuda olduğu gibi, yerkürenin ve insanlığın yakın geleceği için Küresel iklim krizinin artık bir "varoluş sorunu" haline dönüştüğü apaçık ortada. Küresel iklim değişikliğinin ana nedeninin sera gazı emisyonlarında insan faaliyetleri sonucunda gözlenen artış olduğunu ortaya kondu. Başta kömür olmak üzere fosil yakıtların yakılması, atmosferdeki karbondioksit oranının artmasındaki ana sorumludur. IPCC'ye göre iklim değişikliğinin sağlık açısından yaratacağı en önemli sorunlar arasında, kuraklık,susuzluk, bunun sonucu büyük göçler, daha yoğun ısı dalgaları ve yangınlar nedeniyle yaralanma, hastalık ve ölüm risklerinin artması; yoksul bölgelerde gıda üretiminin azalması, yetersiz beslenme riskinin artması sonucu bulaşıcı hastalık ve salgınlar, doğal felaketler, kısacası doğanın insan eliyle değiştirilmesi sonucu doğanın misliyle yanıt vermesi...