BLOG

Gürhan AKDOĞAN

gurhanakdogan@gmail.com

İşte bize özgü başkanlık sistemi

Değerli okurlarımız bugün Merkez Bankası Başkanı'nın görevden alınması ve İstanbul Sözleşmesi iptaline ilişkin iki örnek üzerinden ülkemizde uygulanan Başkanlık sistemine vurgu yapacağız. Hani deniyor ya millet iradesi, ileri demokrasi, siyasal ve ekonomik istikrar, güçlü meclis, Kuvvetler ayrılığının güçlendirildiği yeni bize özgü Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi. Bakalım bu iki örnekte bu kavramları bulabilecek miyiz? Sözün başında diyorduk ya bu sistemle ekonomik istikrar gelecek. Hafta sonu ülke ekonomisi bir kez daha dalgalanmaya başladı. Çağdaş ve demokratik ülkelerde merkez bankaları iktidarlarla kısa ve uzun vadeli bakış açısındaki farklılıkları nedeniyle zaman zaman çatışırlarsa da bağımsız ve özerk yapılarından ötürü bu alana iktidarlar müdahil olmazlar. Ancak ülkemizde uygulanan Başkanlık sistemiyle bu genel geçer uygulamalar Merkez Bankası'nın bağımsızlığını fiilen ortadan kaldırmıştır. Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal 21 ay içinde görevden alınan üçüncü Merkez Bankası başkanı olmuştur. Yani neredeyse 8 ayda bir gömlek değiştirir gibi Merkez Bankası başkanı değiştiriyor ve bu iktidar döneminde 7. kez yeni Başkan ile tanışıyoruz. Merkez Bankası başkanının Cumhurbaşkanı kararnamesi ile görevden alınması ve yerine yine bir siyasetçinin atanması kaldı ki eski başkanının da siyasetçi kimliği olması vahim bir olaydır. Tüm bu uygulamalar odaklı olduğunu düşündüğüm Asya borsalarından dün geceden itibaren gelen haberlerle TL, döviz karşısında yüzde 10 civarında bir değer kaybı ile karşı karşıya kaldı. Maalesef sanayiciler, ticaret erbabı, esnaf ve tasarruf sahipleri ile döviz borcu olanlar, kredi sahipleri herkes bir belirsizlik içindedirler

GÖREVDEN ALINMA VE ŞÜKRAN SUNMA ÇELİŞKİSİ

Bir traji komik hikâyede nedir biliyor musunuz? okuyunca hayretler içinde kaldım. Herhalde yanılıyorum diye bir daha okudum. 7 Kasım tarihinde yani 4,5 ay önce Merkez Bankası Başkanlığı görevine getirilen Naci Ağbal sabaha karşı görevden alınmasının ardından 04:20'de Twitter hesabından ''Sayın Cumhurbaşkanımıza Merkez Bankası Başkanlığı dahil bugüne kadar uygun görerek atadığı tüm görevlerden dolayı teşekkür ederim. Bugün itibariyle görevden alınmam nedeniyle de şükranlarımı arz ediyorum. Rabbim hepimizin hakkında hayırlısını nasip eylesin.'' diyerek görevden alınması nedeniyle şükranlarını sundu teşekkürler etti. Bu durum siyasi tarihte herhalde bir ilk. Böylesi de ne görülmüştür ne de duyulmuştur.

Yani görevden doğal sebeplerle ayrılmıyorsunuz, alınıyorsunuz(!) azlediliyorsunuz(!) ve iyi ki beni aldınız ben başarısız oldum size şükran borçluyum demek de neyin nesi, yerine istifa etseydiniz, ya da yeni görevlere de talibim gel dersiniz gelirim, git dersiniz giderim, deseydiniz bari. Gerçekten anlamadım, Hatırlıyorum da yakın zamanda bir Merkez Bankası Başkanı da 'laftan anlamadığı' gerekçesiyle Cumhurbaşkanı tarafından görevinden alınmıştı daha neler göreceğiz bilmem.

Diğer taraftan yine bir gece Resmî Gazete'de yayımlanan Cumhurbaşkanı Kararı'na göre Türkiye, İstanbul Sözleşmesi'nden ayrıldığımızı öğrendik. Sözleşmenin kaldırılması, 9 no.lu 15/7/2018 gün ve 30479 RG sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'nin 3. Maddesi'ne dayandırılmış, baktığımızda gördük ki 9 nolu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi, Cumhurbaşkanı'na uluslararası sözleşmelerin uygulanmasını sona erdirme (!) yetkisi vermektedir. CHP'sinin de Anayasa'ya aykırı olan 9 nolu kararname hakkında dava açmakta maalesef bir hayli geciktiği sonrasın da açılan davanın Anayasa'ya uygunluğu kararı çıktığı ancak CHP'nin bu maddeyi kapsam dışında bıraktığı da ayrıca bilgilerimiz dahilindedir. Çağdaş demokrasilerde Cumhurbaşkanı kararıyla temel hak ve özgürlüklere dokunulamaz. Böyle bir keyfiyet olamaz. Bu durumda bir sabah uyandığımızda, tarafı olduğumuz herhangi bir uluslararası anlaşmanın iptal edilmeyeceğini kim garanti edebilir burada hep dile pelesenk edilen millet iradesi nerededir? Meclis bu kararların neresindedir? İşte bize özgü Başkanlık sistemimiz de budur.