BLOG

Gürhan AKDOĞAN

gurhanakdogan@gmail.com

Kanun önünde eşitlik ve siyasi etik üzerine mükemmel bir örnek

Birçoğumuz Norveç Başbakanı Solberg'le ilgili geçen hafta haber merkezlerine düşen olayı biliyor olabiliriz ama ben bir kez daha bu sütunlarda değinerek, demokrasi, kanun önünde eşitlik, özgürlük sınırları ile imtiyaz, nüfuz kullanma ve siyasi etik kavramları üzerine bu mükemmel örneği sizlerle paylaşmak istedim.

Öncelikle ifade edeyim ki Covid-19 pandemisi kuralları çerçevesinde Norveç'te herhangi bir ortamda 10 kişiden fazla kişinin bir arada bulunmasına izin verilmiyor. Habere göre Norveç Başbakanı Erna Solberg, bir aile yemeğinde sosyal mesafe kuralını çiğnediği için polis tarafından 20 bin kron yani yaklaşık 20 bin TL para cezasına çarptırıldı. Geçen şubat ayındaki, yemekte bu sınırı sadece 3 kişi ile aşan yani 13 kişi ile kuralı bozan Başbakan Solberg kamuoyundan özür dilemişti. Ama işin can alıcı noktası ise basın toplantısı ile bunu açıklayan Norveç emniyetinden polis şefi Ole Saeverud'un sözleri ve Başbakanın bu olaya yaklaşımı. Saeverud'ın, "Yasalar herkes için eşit olsa da ancak herkes eşit değildir. Başbakan Solberg bu ülkenin başında bir seçilmiştir ve salgına karşı hükümetin aldığı Covid önlemlerinde öncü bir rolü vardır. Bu nedenle halkın Covid önlemlerine olan güvenini korumak amacıyla Solberg'e ceza kesmek gerektiğine inanıyoruz.26 Şubat Cuma günü organize ettiği yemek nedeniyle Solberg 20 bin kron cezaya çarptırılmıştır." Başbakan Solberg'in yanıtı da bizlere örnek olacak cümlelerle dolu Solberg "Tabii ki cezayı kabul ediyorum. Bir itirazda bulunmayacağım. Polisle bu konuyu konuştuk ve cezamı ödeyeceğim. Muhabirin sorduğu ''Koyduğunuz kuralları siz ihlal ettiniz bu sizin güvenirliliğinizi etkilermi'' sorusuna yanıtı da ''Norveç halkı bireylerin de hata yapabileceğini ve hata yapan bireylerin bunun bedelini ödemekle yükümlü olduğunu biliyor. Benim davrandığımdan daha sorumlu davranmalılar''

Sizlerin zamanını alarak bu diyaloğu ve bu örnek alınması gerekli olayı paylaşmamın nedenine gelince başta da yazdığım üzere yönetenlerin toplum üzerinde etkilerinin olması için önce örnek davranışlar sergilemeleri herkese rol model olmaları ön koşuldur.

Diğer taraftan ise seçilmişlerin dokunulmazlık zırhının arkasına sığınarak kanun önünde eşitlik ilkesini bozacak tavırlar göstermemeleri, nüfuz kullanmamaları, görevlilerin görev yapmaları esnasında görevlileri görevlerinden ötürü taciz etmemeleri, şiddet göstermemeleri, hiçbir alanda imtiyazlı davranmamaları, gerçek demokrasi için, eşitlik ilkesi için, olmazsa olmaz kurallardır. Peki sorarım bu örneklerden hangi türü ülkemizde yerleşik bir kural olarak yaşanıyor.

Londra Belediye başkanını tiyatro kuyruğunda yanında birkaç kişiyle beklediğine tanıklık edip, 20 yıl öncesi yaşanan ve ortaya çıkarılan intihal nedeniyle Merkel'in Federal eğitim bakanının istifa ettiği, koruma ve eskortlar kullanmadan görev yapan dünyada nice üst düzey seçilmişin mütevazı yaşam biçimlerini ve buna benzer onlarca örneği gördükten ve bizdeki örneklere baktıktan sonra çağdaşlık açısından, gelişmişlik açısından öğreneceğimiz daha çok şey var diye düşünüyorum.

SALGINDA AVRUPA'DA VAKA SAYILARINDA BİRİNCİ SIRADAYIZ

Türkiye'nin Covid-19 tablosu çok vahim. Hafta sonu itibarıyla ülkemiz, dünyada Hindistan'ın ardından en çok günlük Covid-19 vakası tespit edilen dördüncü ülke oldu. Nüfusa oranla ise dünyada birinci sıraya yükseldik, 54.000 vaka ile Avrupa da ise açık ara 1. sıradayız. Vaka ve can kaybı sayıları her gün hızla artıyor. Mutant virüs ise çok hızla bulaşı sağlıyor. Gerçek bilim insanları tehdidin boyutunu ve uygulanması gerekenleri bıkmadan anlatıyor dinleyen yok canları yitiriyoruz. Sadece görünen ise hafta sonu kısıtlaması oda herkes dışarda alınan başka önlem yok, her şey yolunda gidiyor gibi lebalep kongrelerde, konvoylarda, siyasi parti toplantılarında, esnaf ziyaretlerinde, salon toplantılarında, toplu taşıma ve ulaşımda, özel sektörde, sanki virüs tatile çıkmış gibi. Garibanın cenaze törenlerine, esnafa, bakkala kısıtlama varken imtiyazlı kişilerin cenaze törenlerinde yoğun kalabalıklar. Hala sıkı tedbirler için neden ramazan bekleniyor anlaşılır gibi değil. Aşıda ise 12 haftada 2. doz dahil 7,5 milyon kişi aşılandı. Toplumsal bağışıklıktan söz edilebilmesi için daha en az 50 milyon kişininde aşılanması gerekiyor. Sağlık Bakanlığı Türkiye'de görülen Güney Afrika mutantında sayının 9'dan 169'a çıktığını açıkladı.
İngiliz mutantında etkili olan aşı, Güney Afrika mutantı karşı-sında etkisiz kalıyor. Maalesef süreç hem olumsuz işliyor hem de iyi yönetilemiyor.