BLOG

Gürhan AKDOĞAN

gurhanakdogan@gmail.com

Köy enstitüleri Türk eğitim devriminin en iyi örneklerinden biridir

Köy Enstitüleri kuşkusuz Türk Devrimi’nin ve aydınlanmanın en önemli atılımlarından biriydi. Mustafa Kemal Atatürk’ün ifade ettiği gibi; “Eğitimdir ki, bir milleti ya özgür, bağımsız, şanlı, yüksek bir topluluk halinde yaşatır; ya da esaret ve sefalete terk eder.” Atatürk öylesine eğitime önem verirdi ki 15 Temmuz 1921 tarihinde, savaş meydanlarından gelerek Ankara’da Maarif Kongresi’ni yönetmiş ve Türk Eğitim Sisteminin temellerini atmıştır. Osmanlı Devleti ve 100 yıllık Türkiye Cumhuriyeti tarihinde Köy enstitüleri 14 yıllık süreç içinde yarattığı etki alanına bakıldığında hâlâ örnek olan   büyük bir devrim projesidir.

Köy enstitüleri vatanın dağlarında kırlarında açan umut çiçekleridir.  Mustafa Kemal Atatürk’ün devrimlerini özümseyen ve bu devrim projesine giden yolda emek veren   Saffet Arıkan, Mustafa Necati, Halil Yücel, İsmail Hakkı Tonguç gibi eğitim devrimcilerini saygıyla anıyoruz.  Atatürk’ün 1936’da gençlerle başlattığı Köy Eğitmenlerinin devamı olan Köy Enstitüleri 17 Nisan 1940 tarihinde, 3803 sayılı yasa ile açıldı., Celal Bayar, Adnan Menderes, Kazım Karabekir, Fuat Köprülü ve halkın aydınlanmasını istemeyen bazı milletvekilleri ile birçok tutucu, dinci, toprak ağası bu yasaya karşı çıktılar. Eğitimde bir devrim projesi diye ifade edeceğimiz Köy enstitülerini 28 Aralık 1938 tarihinde Millî Eğitim Bakanlığı görevine getirilen Hasan Âli Yücel ile İlköğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı Tonguç birlikte gerçekleştirdiler.

KÖYÜN AYDINLANMA PROJESİYDİ

Köy Enstitüleri, karşı devrimcilerin her türlü engeline, Cumhuriyet Halk Partisi hükümetinin, Köy Enstitüleri’ne yaptığı yanlışlıklara ve gericiliğe ödün vermesine karşın   topluma 17.342 öğretmen, 8.765 eğitmen, 7.300 sağlık memuru kazandırdı. 1940-1946 yılları arasında Köy Enstitülerinde 15.000 dönüm tarla tarıma elverişli hale getirildi ve üretim yapıldı. 750.000 fidan dikildi. 1.200 dönüm bağ oluşturuldu. Ayrıca 150 büyük inşaat, 60 işlik, 210 öğretmen evi, 20 uygulama okulu, 36 ambar, 48 ahır ve samanlık, 12 elektrik santrali, 16 su, 12 tarım deposu, 3 balıkhane, 100 km. yol yapıldı. Sulama kanalları inşa edilerek öğrencilerin uygulamalı eğitim gördüğü çiftliklerin sulama suyu yine öğrenciler tarafından sağlandı. Köylü aydınlandı, köylerde bilinçli kalkınma başladı.  57 yazar ve şairin öğrenim gördüğü bu aydınlanma yuvaları, DP iktidarı tarafından tehlikeli görülüp 14 yıl sonra   27 Ocak 1954 tarihinde     kapatıldı. O kapatılan Köy enstitüleri araştırmacılığın, özgür eğitim ortamının önde tutulduğu, öğrencilerin üretimi ve işi temel alan bir eğitim çalışması içinde olduğu, el becerisini benimsetmeyi, düşünceyi ve aklı işe dönüştürmenin öne çıktığı, öğrencilerin de okul yönetimine katıldığı, imece geleneğini uygulayan demokratik eğitim kurumlarıydı. Karma öğretim sistemine dayanan enstitülerin öğretim süresi beş yıldı. Öğrencilerin ilk üç yıllık başarı düzeylerine bakılarak, en başarılılar öğretmenliğe, geri kalanlar diğer köy hizmetlerine yönlendiriliyordu. Okullar aynı zamanda birer tarım işliği, sağlık ocağı olarak işlev görüyor, çeşitli tohum ve tarım araçlarının ilk denemeleri buralarda yapılıyordu. “İş için, iş içinde eğitim” felsefesi ile köy enstitülerinin arı kovanları, bağları, tarlaları, besi hayvanları, atölyeleri, laboratuvarları vardı.

Bu eğitim yuvaları Fikri, vicdanı, irfanı hür nesiller yetiştiren alanlardı. Bu okulları incelemek üzere 1945 yılında Türkiye’yi ziyaret eden Eğitimci filozof John Dewey’in “Benim düşlediğim okullar Türkiye’de Köy Enstitüsü olarak kurulmuştur. Tüm Dünyanın Türklerin kurduğu bu okulları göz önünde bulundurarak eğitim sistemini yeniden yapılandırması isabet olacaktır ”sözlerine ve  Bütün dünyada örnek bir eğitim sistemi olarak kabul edilen ülkemize özgü bu model, ilk gününden itibaren, “Kız ve erkek öğrencilerin bir arada okuması ahlaksızlıktır.”, “Köy enstitülerinde verilen eğitim ve yapılan çalışmalar dinimize ve ahlak anlayışımıza aykırıdır.”, “buraları dinsizlerin yetiştiği fuhuş yuvalarıdır” diye tezvirat yapan , halkı cahilleştirerek biat kültürüne tutsak etmek isteyen, bugünün cehaletin ferasetine inanıyorum diyen sözde bilim insanları benzeri  düşünce içindeki insanlar tarafından  karalandı ve yok edildi.  Günümüzde yeniden Köy enstitüleri modelini dikkate alarak Kemalist eğitim sistemi oluşturarak laik, bilimsel, ulusal, çağdaş, aydınlanmacı, ticarileşmemiş eşitlikçi parasız bir eğitim sistemine ivedilikle gereksinim vardır.