BLOG

Gürhan AKDOĞAN

gurhanakdogan@gmail.com

Pandora'nın kutusu açıldı ama, sonuç?

Bilindiği üzere milyonlarca kişi bir suç örgütü liderinin videolarını uzun süredir izlemektedir. Hatta bu videolar bildiğimiz türden ajanlı, gizli örgüt temalı, Amerikan filmlerine benzer şekilde veya arkası yarın mantığında bir dizi film izler gibi beklenti içermekte, acaba bu videoda şimdi neler anlatılacak cinsinden bir sürü insanı saat sabahın 07:00'sinde ekran başına oturtur oldu. Bu temalar üzerine ekranda açık oturumlar düzenlendi, bazıları ise görmezden duymazdan geldi. Şimdi ise nedeni bilinmeyen bir şekilde kimine göre pazarlık nedeniyle kimine göre ise tehdit altında olduğu için ya da derin işler nedeniyle videolara ara verildi.
Hatırlayalım bu sürede neler konuşuldu;
Devletin birçok bürokratik alanında halen görev yapanlardan, ayrılanlara, milletvekillerinden bakanlara, suç örgütleri liderlerinden, sözde bazı işadamlarına kadar birçok kişinin adı geçen eroin, şantaj, para transferleri, kara para aklamaları, mafya liderlerinin öldürülmeleri, faili meçhul cinayetler, eroin transfer yolları, tırnak içinde bazı medya kuruluşlarının, bazı turizm alanlarının ve yatırımlarına onların jargonu ile çökmeler, bazıları için bankalardan kredi kullanımları, hatta bunların ödemelerinin yapılmadığına dair iddialar ile bazı siyasetçiler yakın ilişkiler kurarak şantaj yaptıkları iddia edilen kişilerin adlandırılmasına kadar daha birçok iddia. Bunlardan birinin bile doğru olması halinde ne kadar vahim bir tablo içinde olduğumuzu düşünün. Başlıkta da yazdığım gibi bu kadar çok şey yaşanırken ve pandoranın kutusu açılmışken bu iddialara yönelik herhangi bir soruşturma kovuşturma duydunuz mu, belki ben atlamış olabilirim ama duymadım. Peki konuşulanların etkisi, şiddeti kaldı mı? herhangi bir sonuç veya sonuca yönelik bir girişim var mı? Koskoca bir hayır. Şeffaflık, denetlenebilirlik, açıklık nerede! O da yok. Peki, yurttaşlar bunlara inansın mı, inanmasın mı veya neye göre karar versin yargı burada işlev görmüyor mu? Ona da koskoca bir hayır O eskiden kükreyen kâğıttan kaplan Barolar Birliği Başkanı nerede, sesini duyan var mı o da yok yani sonuç yok her zamanki gibi..

MUHALEFET TAHKİMİ UNUTMUŞ İKTİDAR İSE TAHKİMLE TEHDİT EDİYOR

Vah ki vah derler ya o cinsten. Neresinden baksan elle tutulur yanı yok. Son birkaç gündür İstanbul Kanalı üzerinden bir diyalog yaşanıyor. Muhalefet liderleri çıkıyor biz geldiğimizde yatırımı ve ödemeleri durduracağız ve tüm ödenenleri geri alacağız, diyor Cumhurbaşkanı ise tahkimi hatırlatarak '' Söke söke sizden bu paraları uluslararası tahkim yoluyla alırlar'' diyor. Bakar mısınız neresinden değerlendirelim. Biz 2000'li yılların başında yine bir avuç yurtsever bu tahkim yasalarına MAI ve MIGA antlaşmalarına karşı çıkarken ''bunlar modern kapitülasyonlardır bunlar ulusal egemenliğimizi yok ediyor'' derken onlara göre biz istemezükçülerdik. Peki gelinen noktaya bakın bir üzerinden 22 yıl geçmiş muhalefet konuşurken ne konuştuğunu bilmiyor diğer söz ise ne noktada olduğumuzun kanıtı ve ifade çok acı ''söke söke'' alırlar.20.07.1999 tarihinde meclise gelen iktidarla muhalefetin üzerinde uzlaşma sağladığı uluslararası tahkimle ilgili Anayasa değişikliği teklifinde uluslararası şirketlere bir tek tapumuzu vermediğimiz kalmış ve meclisten mücadelelerimize rağmen geçmişti. (DERVİŞ YASALARI) Geldiğimiz nokta da budur. MAI, 1995 yılından bu yana, ülkemizin de üye olduğu Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Teşkilatı (OECD) içerisinde geliştirilen ve Ekim 1998'de imzaya açılması planlanan Çok Taraflı Yatırım Anlaşması'nın İngilizce adının baş harfleridir (Multilateral Agreement on Investment).
MAI Sermayenin Anayasasıdır. Yapılacak yabancı sermaye yatırımlarına hiçbir şekilde yerli sermayeden daha az avantajlı olanakların sağlanamayacağı, ulus devletlerin, zarara uğrayan ulus ötesi şirketlerce dava edilebileceğini çok uluslu şirketlerin devletlerden tazminat alabileceklerini öngörmektedir. Ulus devletlerin kendi düzen ve varlığını korumaya yönelik önlemleri alması ve yasalar çıkarması halinde, eğer bu girişimler ulus ötesi şirketlerin rekabetini olumsuz etkileyecek olursa konu uluslararası mahkemelere götürülebilecek tazminat ödemek zorunda bırakılacaklardır.
Değerli büyüğüm Sn. Lütfü Kırayoğlu'nun bu konudaki değerlendirmesini sizlerle paylaşmak isterim. Sn. Kırayoğlu ''Geldiğimiz nokta çok acı... O tarihte bu yasaya şiddetle karşı çıktık. Mümtaz Soysal başta olmak üzere pek çok aydın yazılar yazdı.
Unutuldu... Şimdi Cumhurbaşkanı ülkeyi Tahkim Yasası ile tehdit ediyor. Ne acıdır ki ana muhalefet liderinin de Tahkim Yasası'ndan haberi yok...Vah sahipsiz ülkem''diyor...