BLOG

Gürhan AKDOĞAN

gurhanakdogan@gmail.com

Tüm planlamalarda ana ilke katılımcılık ve şeffalıktır

Ülkemiz uzun yıllar plan mı pilav mı mantığının ötesine geçememiş günü kurtarma ile hareket etmiş yapılan iyi niyetli planlamalar da rant ve diğer nedenlerle işlevsiz hale getirilmiştir. Ben yaptım oldu mantığı ile hareket edilmesinin acı sonuçları da sürekli toplum katmanlarına ödetilmiştir. Bir çok alanda stratejilerin oluşturulması, planlamaların yapılması, programa dönüştürülmesi süreçleri çalışmadığı gibi olanlarda da katılımcılıktan uzak tek taraflı, göstermelik çalışmalarla bir çok kaynak yitirilmiştir. Bunları neden yazdığıma gelince   önümüzdeki günlerde yok edilen Bursa’nın 2040 lı yıllara yönelik planlaması yapıldığı duyumları almam ve BTSO nun da bu yönde bir çalışma ile Bursa ya biçmek istediği roldür. Bakın öncelikle şunu ifade etmek isterim ki bu yönde bir çalışma yapacaksanız Sn Erdem Saker döneminde  ki üzerinden neredeyse 25 yıl geçmesine rağmen örnek bir çalışma olarak başlatılan 1/100.000 lik 2020 çevre düzeni planı dikkate alarak yapın.Zira 19.01.1998 Tarihinde onaylanan Bursa 2020 Yılı 1/100 000 Ölçekli Çevre Düzeni Planı, o dönemde il bazında yapılan ilk ve tek plandır. Onur duyarak içinde bulunduğum çalışmalarda Sn Saker Çevre Düzeni Planı’nın hazırlık döneminde ve her aşamasında üniversiteleri, meslek odalarını, sendikaları, dernekleri, kamu kurumlarını, kent konseyini, Bursa halkını, iş dünyasını, ziraat odalarını yani tüm kent bileşenlerini toplamış plan şeffalık içinde  paylaşılmış ve tam bir mutabakatla yaşama geçirilmiştir. O nedenle bu plana itiraz edilmemiş ve yargıya da taşınmamıştır. Sonrasında ise  Bursa’nın Anayasası olarak kabul edilen Bursa 2020 Yılı 1/100.000 Ölçekli Çevre Düzeni Planı her kesimce savunulmuştur. Planı’nın amacı: “2020 yılını hedef alarak, Bursa İl’inde sürdürülebilir, yaşanabilir bir çevre yaratılmasını; tarımsal, turistik ve tarihsel kimliğinin korunmasını ve Türkiye’nin kalkınma politikası kapsamında sektörel gelişme hedeflerine uygun olarak belirlenen planlama ilkeleri doğrultusunda sağlıklı gelişmeyi ve büyüme hedeflerini sağlamayı amaçlamaktadır.” şeklinde belirtilmiş olmasına rağmen, Ancak maalesef yıllar içinde plan 260 kez delinerek plan işlevsizleştirilmiş ve bugünkü duruma gelinmiştir. Burada Sn Burkay’ın Bursa ile ilişkin görüşlerini paylaşması üzerine dostum meslektaşım Eski IKK sekreteri Sn. Feridun Tetik’in değerlendirmelerine yer vermek istiyorum

NE KADAR ÇOK OSB O KADAR ÇOK KATMA DEĞER DEĞİLDİR

‘’2020 Çevre Düzeni planında Besob, Teknosab, Kotiyak Şehir Dışı Hastahanesi, Yeni Stadyum ,hatta nede TOGG 2020 Çevre Düzen Planında yoktur. 2020 ÇDP bugüne kadar tam 260 kez delinmiştir. Plan adeta Pilava döndürülmüştür. Kentin Anayasası olan planın bu  duruma gelmesine TMMOB hariç ne Üniversiteler, ne BTSO ne SİAD lar nede  Hemşeri Dernekleri  hiç ses çıkartmamıştır. BTSO önce Batı OSB kurmak için harekete geçmiş fakat kentteki OSB lerdeki doluluk oranı % 75 ‘i geçmediği için devlet yeni OSB ye izin vermemiştir. Bu OSB yi kurabilmek için sonradan ismini Teknosab olarak değiştirerek OSB yi kurmuşlardır. Buradan iyi gelir sağlanmış olacak ki yeni OSB kurmanın yolları aranıyor. Ne de olsa m2 sini 50 TL den aldığınız tarlayı OSB diye 1200 TL den satıyorsunuz. Sn Arif TAK ‘da Besob projesi için Yalova yolu ve şehir içindeki esnafı Besob’a taşıyacağız diye yola çıkmıştı. Sonuç HÜSRAN ! Anlaşılan Sn Burkay ‘da aynı gerekçe ile yola çıkmak istiyor. Zaten  Teknosab ve Tekstil OSB den sonra Bursa’daki OSB lerde doluluk oranı bir hayli de  azalmıştır. Sanayi kongresi 1960 yılından beri her 2 yılda bir TMMOB adına Makine Mühendisleri odası tarafından yapılmaktadır. Uzmanların ifadesine göre Sanayileşmiş bir Ülkede İmalat Sanayi Katma Değerinin Milli Gelir İçindeki Payının % 40 lara ulaşması gerekmektedir. TMMOB 2015 yılı Sanayi Raporu verilerine göre beğenilmeyen 1998 yılında bu oran  %23,64 ‘e ulaşmıştır. Çok fazla sanayileştiğimiz söylenen 2000 li yıllardan sonra  ise bu oran  ,83 ‘e gerilemiştir. Görüldüğü gibi OSB sayısı arttığı halde Türkiye’de Sanayinin payı her geçen gün azalmaktadır. Hatta Sanayisizleşen Türkiye ortaya çıkmıştır.

Sanayinin geldiği durumu göstermek için Bursa’dan birkaç örnek verelim.  Son yıllarda Bursa’da kapanan tesislere bir göz atmak yeterli olacaktır. Yine Bursa ve Türkiye’nin ilk planlı OSB si olan Bursa OSB de adı Sanayi Olan Yemekhaneler, Geri Dönüşüm yazan Hurdacılar yer alıyor. Sanayileşmek Avrupa’nın Plastik hurdasını alıp kırıp öğüterek Granül Plastik hammadde üretmek olmasa gerek. Böyle yaparsanız Ücretlerde Çin’in gerisinde kalırsınız.

Yine 2000 li yıllara kadar Tofaş ve Oyak Renault Motor Bloklarını Döktaş’a döktürüp kendi fabrikalarında işliyorlardı. 2000 li yıllardan sonra Döktaş satıldı, Tofaş Motor ve Vites kutusu üretimi durdurup Fiat’tan hazır almaya başladı. Oyak Renault ise motor bloklarını Almanya’dan Fritz-Winter firmasından almaya başladı. Görüldüğü gibi OSB sayısı artsa da Katma değer  ve Sanayi Üretimi artmamış, aksine azalmaktadır.

Görüldüğü gibi OSB ve Fabrika sayısının artması Sanayi Üretiminde ve Katma değerde bir artış getirmiyor. Türkiye’de para ya Ranttan ,yada Devletten Kazanılıyor.  Her OSB yanına da önce kaçak yapılaşma sonrasında Uydu Kentler yaparak kaynakların boşa harcanması verimli tarım alanlarının yok edilmesinden öteye geçemiyor. Türkiye 20 yıldır bu modeli uyguluyor ve geldiğimiz durum ortada. Ulaşımı Ulaştırmayan, Havası kirli, İçme Suyu Yetmeyen , Kişi başı Yeşil alanı 4 m2 den az bir Bursa yaratıldı. Bursa ikinci Dilovası olma yolunda hızla ilerliyor.

Bursa’yı Almanya’nın Frankfurt kenti  ile mukayese edeceksek her şeyi ile etmemiz lazım. Kişi başı Gelir, Çalışanların Ücretleri,Kişi başı Yeşil Alan , Metro hatları, Eğitim Kurumları ve Kalitesi  gibi tüm kriterleri masaya yatırmamız gerekir. Yoksa Elma ile Armutu kıyaslamış oluruz.

Sonuç olarak Bursa’da yeni bir OSB ye gerek yoktur. Zaten Bursa’nın yeteri kadar sorunu varken yeni OSB yaparak yeni sorunlar yaratmaya  da gerek yoktur.